İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | rush to (something) f. | (bir şey) için acele etmek | ||
I'm in a rush to get home. Eve varmak için acele ediyorum. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | rush to (something) f. | (bir şeye) koşmak | ||
As soon as I have written the letter I will rush to the post office. Mektubu yazar yazmaz postaneye koşacağım. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | rush to (something) f. | (bir şeyi) yapmak için acele etmek | ||
Öbek Fiiller | rush to (something) f. | (bir şey) yapmak için hemen koşmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | rush to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) yetiştirmek | ||
Fadil was rushed to the hospital. Fadıl hastaneye yetiştirildi. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | rush something off to someone f. | birine bir şey yetiştirmek | ||
Öbek Fiiller | rush (something) to print f. | (bir şeyi) aceleyle baskıya yetiştirmek | ||
Öbek Fiiller | rush (something) to print f. | (bir şeyi) aceleyle bastırmak | ||
Öbek Fiiller | rush to (someone, something, or some place) f. | (birine/bir şeye) doğru hızla/aceleyle gitmek/koşmak | ||
Öbek Fiiller | rush to (someone, something, or some place) f. | (birine/bir şeye) üşüşmek | ||
Öbek Fiiller | rush up (to someone or something) f. | aceleyle (birinin/bir şeyin) yanına gitmek | ||
Öbek Fiiller | rush up (to someone or something) f. | (birinin/bir şeyin) yanına koşmak | ||
Öbek Fiiller | rush up (to someone or something) f. | hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak | ||
Öbek Fiiller | rush up (to someone or something) f. | hızla gelip (birine/bir şeye) dayanmak |